Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfı Aydın Şubesi
Çeştepe Şeyh Bedreddin Cem Evi

MARAŞ KATLİAMI ANMA ETKİNLİĞİ

 Maraş’ta 46 yıl önce, 19-26 Aralık 1978 tarihlerinde yaşanan katliamlarda yitirdiğimiz canlarımızı 25 Aralık 2024 Çarşamba günü Çeştepe Şeyh Bedreddin Cemevindeki etkinliğimizde andık.

Anma programına Efeler Belediye Başkanı Sayın Anıl Yetişkin, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcileri katıldı.

Katliamda yaşamını kaybedenlere saygı duruşuyla başlayan anma programında, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Aydın Şubesinin basın bildirisi okunarak Maraş’ta yaşananlara tanıklık eden belgesel izlendi. Anma toplantısı Çeştepe Şeyh Bedreddin Türk Halk Müziği korosunun katkılarıyla hazırlanan türkü ve deyişlerle sona erdi.

Basın Bildirisi

BASIN BİLDİRİSİ

46.YILINDA MARAŞ KATLİAMI’NI UNUTMADIK… UNUTTURMAYACAĞIZ!

Katliamlar ve insanlık suçları, coğrafyası değişse de aynı zulüm zihniyetinden beslenir. Geçmişte Maraş, Çorum, Sivas, Gazi Mahallesi’nde nasıl acılar yaşandıysa, Filistin topraklarında da benzer bir zulüm yaşanıyor. Katliamlar farklı tarihlerde, farklı yerlerde gerçekleşse de; faili, yöntemi ve hedefi değişmez: İnsanların kimlikleri, inançları ve hakları yok sayılır, adalet ayaklar altına alınır.

Maraş Katliamı, 19 Aralık ile 26 Aralık 1978’de Maraş’ta meydana gelen, Alevilere yönelik planlı ve sistematik bir katliamdır. Yedi gün süren saldırılar sırasında resmi verilere göre 111 kişi öldürüldü. Alevilere ait 559 ev yakıldı, 290’a yakın iş yeri tahrip edildi. 23 yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi ise 1 ila 24 yıl arasında hapis cezası aldı. Ancak katliamda önemli rol oynayan 68 kişiye ise ulaşılamadı.

Takvim sadece günleri getirmedi; o günler, bir halkın yüreğine kazınan acıyı, korkuyu ve çaresizliği dile getirdi. Maraş’ta yalnızca evler değil, insanlık da yakıldı. İnsanların kimlikleri ve inançları hedeflendi. Kundaktaki bebekler, analar, babalar, çocuklar acımasızca katledildi. O günlerde Maraş’ta sadece insanlar değil, insanlığın onuru da katledildi. Evlerin içine düşen ateş, sadece duvarları değil, bu coğrafyanın kalbini de yaktı.

Gülüşleri yarım kaldı çocukların, gökyüzüne uzandı anaların feryatları. En ağır suç arkadaşı oldu sessizlik.

Katliamdan önce camilerden yapılan anonslarla kışkırtılan kalabalıklar, “Bir Alevi öldüren beş kez hacca gitmiş gibi sevap kazanır” sözleriyle zehirlendi. Oysa bu toprakların kültürü, farklılıkların zenginliğiyle yoğrulmuştu. O gün bu zenginliğe, bu kardeşliğe kurşun sıkıldı. Bir halkın inançları, kimliği ve insanlığı hedef gösterildi. Birileri katledilirken, birileri sessiz kaldı. Bu sessizlik, zulmün arkadaşı oldu. Katiller yakalanmadı, yargılanmadı. Onlar ellerini kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam etti. Adalet uzaklarda kayboldu, vicdanlar sustu. Ama biz susmadık. Suskunluk, bu acıya ihanet edecek. Biz unutmadık. Unutursak, o ateş yeniden bu topraklara düşecek. Unutursak, vicdanımızda kararacak. Sadece bir halkın değil, tüm insanlığın ortak yarasıydı bu acı.

Maraş bizim vicdan sınavımızdır. O sınavda bir kez daha kaybetmemek için hatırlıyor, direnişimizle ayakta duruyoruz.

AKP hükümetinin Emevi Camii’nde namaz kılma sevdası, içeride ve dışarıda Alevilere yönelik en açık katliam tehdididir. Sizler için sıradan bir davranış olarak kabul edebilirsiniz ama Emevi zulmünün miladıdır Emevi Camii, İmam Hüseyin’in Kerbela’da kesilen başının getirildiği yerdir.

12 Eylül öncesi Maraş’ta camilerden yapılan anonslarla Alevilere yönelik nefret körüklenmişti: “Aleviler camilere bomba attı!” yalanları atıldı. Bu iftiralar, devlet destekli katillerin elinde Alevi kanını dökmek için bir bahaneye dönüştü.

Biz Aleviler, tarih boyunca en kutsal şeyin can olduğunun bilinciyle, doğaya, suya, toprağa, hayvana, insana zara vermedik.

Katliamcıların amacı, 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamanın yanında, halklar ve inançlar bahçesi olan Maraş’ta Alevi, solcu, demokrat insanları kıyıma uğratmak ve sağ kalanları da baskı, sindirme, korku psikolojisi ile göçe zorlamaktı. Böyle büyük ölçekli bir senaryonun devletin derin güçlerinden icazet alınmadan yapılması mümkün değildi. Zaten katliamda baş aktörün “DERİN DEVLET” olduğu yıllar sonra Başbakanın çekmecesinden çıkan “bilgi notu”nda ortaya çıkmadı mı?

Sivas’ta 33 Canımızın yakıldığı katliam için “Biz Sivas’taki şeriatçı örgütlenmenin gücünü ve herhangi bir kalkışmada ne kadar sürede kontrol altına alınabileceğini görmek istedik. Ama ipin ucu kaçtı, saldırganlara hakim olamadık.” diyen “DERİN DEVLET” anlayışı tarih boyunca gerici, şeriatçı, faşist güçlerle kol kola idi. Madımak Katliamı’ndan 15 yıl önce Sivas’ta, Malatya’da ve Çorum’da idi. Zira bu anlayışın var olma sebebi, yaşamsal dayanakları ve hizmet amacı karakteristiğini ayan beyan ortaya koymaktadır.

Baba İshak ve Yarenleri’nden, Yol Ulumuz Pir Sultan Abdal’a, Deniz Gezmiş’e, 12 yaşında semah dönmek için gittiği Sivas’ta yakılan Koray Kaya’dan, 12 Yaşında 13 kurşunla Doğu’da öldürülen Uğur Kaymaz’dan, 14 yaşında Gezi’de katledilen Berkin’e, 19 gün sonra cesedi bulunabilen 8 yaşındaki Narin’e, 15 Temmuz’da yapılan darbe girişimine kadar yaşanan tüm cinayet ve katliamların sorumlusu onlarla kol kola girip ülkeyi yöneten aynı organize güçler değil mi? Bu organize güçleri örten perde, gelip geçen çeşitli hükümetler ve şu anda iktidarda bulunan AKP Hükümeti tarafından özenle korunmuştur, açılmamıştır.

Katliamların, zulmün, inkârın ve parçalanmanın devam ettiği bu coğrafyada adlandırılıyor ki: Maraş’ta katledenlerle, depremlerde insanların göçük altında bırakılanlar aynı zihniyetten beslenmektedir. 6 Şubat depremlerinde günlerce enkaz altında yardım bekleyen canlarımızın acısı, 46 yıl önce Maraş’ta katledilen canlarımızın acısıyla birleşiyor. Unutmak, mazlumların acısını hiçe saymak, zalimlerin suçlarını örtbas etmektir. Bunu unutturmamak da insanlığın görevidir.

   Bu mücadele, insanlığın onurunu koruma mücadelesidir.

   Bu mücadele, sadece bir halkın değil, tüm halkın özgürlük mücadelesidir.

   Bu mücadele, adalet yerini bulana kadar devam edecektir.

Her yıl zemherinin başlangıcı olan, bu coğrafyadaki yüreğimizdeki ateş yeniden harlanır. O ateş, adaletin ışığını taşıyana kadar yanmaya devam edecek. Zülmün, adaletsizliğin ve ayrımcılığın karşısında dimdik duracağız.

Aydın Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı kararlı bir şekilde bir arada yaşama kültürünü tahrip eden karanlıkta kalmış bütün katliamların aydınlığa kavuşturulması için mücadele veriyor, laikliği, bireyin ve emeğin özgürleştirilmesini, devletin demokratikleştirilmesini savunan güçlerle omuz omuza olmayı önemsiyor. Vereceğiniz desteğin, farklı kültürlerin ve inançların bir arada yaşayabileceği bir Türkiye özleminin gerçekleşmesine katkı sunacağını, Maraş katliamını unutturmak isteyen çevrelere etkili bir cevap olacağına inanıyoruz.

21. Yüzyıl insan hakları, özgürlükler ve bilim çağı olmalıdır. İnsan hakları, özgürlük ve bilim gibi kutsal değerlere ve katliamlarda yitirdiğimiz canlarımıza, yaşam ve varlık gerekçemiz olan kültürümüze saygının bir gereği olarak diyoruz ki; devletin derin çekmecelerinde gizli arşivler açılmalı, katliamların yaşayan tanıkları dinlenmelidir. Arşivlerin, yaşayan tanıkların, kitap, belge ve o dönemdeki mahkeme tutanaklarının ışığında katliamda suçu, hatası ve ihmali bulunan birey ve kurum her kim varsa evrensel hukuk verileri çerçevesinde yargılanmalı, gerekli cezalar verilmelidir.

Biz Alevi Kızılbaş Bektaşiler devletten talep ediyoruz

 * Diyanet derhal kaldırılmalıdır

 * Din dersleri seçmeli olmalıdır *

 Cemevleri ve diğer inanç kurumlarının ibadethaneleri anayasayla yasal statüye kovuşturmalıdır.

Tam bağımsız ve demokratik bir ülke dileğiyle hep birlikte haykırıyoruz :

“Yarin yanağından gayrı paylaşmak için her şeyi; Yaşasın halkların kardeşliği, herkese yeter dünya, herkese yeter ekmek” diyerek

HBVAKV AYDIN ŞUBESİ – ÇEŞTEPE ŞEYH BEDREDDİN CEMEVİ

MARAŞ KATLİAMI ANMASI – 2024

MARAŞ KATLİAMI ANMASI – 2024

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Aydın Şubesi

Email: info@hbvakvaydin.org.tr
Adres: Çeştepe Mah. 4309 Sok. No: 16 Aydın – TÜRKİYE
Telefon: +9 0535 000 00 00