Malatya merkezinde Alevilerin yoğun olduğu mahalleler, Başharık, Gürsel, Çavuşoğlu, Özalper (Samanharkı), Çilesiz, Fırat, Küçük Mustafapaşa, Samanlı, Ata, Aşağıbağlar’dır. Diğer mahallelerde az sayıda Alevi yerleşiktir.
Bu seçimlerde MHP ve MSP’nin oyları büyük artış göstermiştir. Türkiye genelinde sağ siyasal iktidarlar tarafından körüklenerek geliştirilen ideolojik ayrışımın yoğunlaştığı illerden biri Malatya’dır. Malatya’da Alevi-Sünni ayrışımı yaratmak amacıyla “Mum söndü” tiyatro getirerek Aleviler küçük düşürülmeye çalışıldı. Nitekim Alevilerin bu oyuna tepkileri sert olmuştu. Camilerde de Alevilere yönelik horlayıcı, suçlayıcı vaazlar veriliyordu. “Türk-İslam sentezi” doğrultusunda konferanslar, paneller düzenleniyor, ırk ve inanç ayrılığı körükleniyor, bu ayrımlar üzerinden saldırılar tertiplenmeye çalışılıyordu.
Gelişmelerde, ABD’nin gönderdiği “Barış Gönüllüleri”nin de oldukça önemli etkileri olduğunu belirtmek gerekiyor. ABD, Sosyalist Blok’un gelişmesini kendine yönelik bir tehdit olarak algılamış, bunun karşısında da bazı ülkeleri öncü karakol olarak kullanmayı amaçlamıştı. Türkiye, Sovyetler Birliği’yle karadan ve denizden komşuydu. Bu yüzden, Türkiye ABD için önemli bir ileri karakol işlevi üstlenebilirdi, ancak bunun için Türkiye’nin Sovyet nüfuzuna girmesini önleyecek tedbirler almak gerekmekteydi. Türkiye’deki devrimci gelişmeler ve örgütlenmeler, bu amaçla engellenmeye çalışıldı. Devrimci ve demokrat kitle örgütlerinin karşısında duracak ırkçı-şeriatçı örgütlenmelere yönelindi. Bununla da yetinmeyen ABD, özel yetiştirilmiş uzmanlarını Barış Gönüllüleri adıyla Türkiye’ye göndermeye başladı. Barış Gönüllülerinin, Türkiye’deki feodal, etnik ve mezhepsel (Alevi-Sünni, Kürt-Türk) ayrışımın yoğun olduğu bölgelerde (Doğu, İç ve Güneydoğu Anadolu) çalışması isteniyordu. Her türlü gereksinmeleri karşılanan Barış Gönüllüleri, istenilen bölgelerde görevlendirildiler.
Barış Gönüllüleri, Türkiye’de ne iş yapacaklardı? Gelişlerinin nedeni gerçekten barış için olamazdı, çünkü Türkiye’de o dönem iç savaş yoktu. Eğer barış istiyorlarsa öncelikle kendi ülkelerine baksınlardı. ABD’deki Kızılderililere yönelik baskı ve soykırımına engel olsunlar, kendi ülkelerinde iç barışı sağlasınlar, Vietnam’a ve Kore’ye asker gönderilmesini engellesinlerdi. Elbette, kendi ülkelerindeki olumsuzlukları görmezlikten gelerek Türkiye’de barışı sözümona sağlamaya gelmelerinin altında gizli bir amaç bulunmaktaydı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da feodal yapının halen önemli ölçüde devam ettiğini iyi bilen ABD, bu bölgelerdeki aşiretler, inançsal topluluklar arasındaki çelişkileri saptamaya çalışıyordu. Barış Gönüllülerinin bir bölümü Malatya’da çalışmaya başladı. Öncelikle Alevilerle Sünnilerin iç içe yaşadığı ve yoğunlukta olduğu ilçelerde çalışmayı yeğlemişlerdi. Barış Gönüllülerinin çalışmalarından kuşku duyan Akçadağ’ın köylerinden bir grup (Süleyman Kırteke, Reşoali Erdoğdu, Köse Polat, Teslim Töre ve arkadaşları) ortak bildiriyle tepkilerini duyurmaya çalıştılar, ama tutuklanarak cezaevine konuldular. Malatya Ağır Ceza Mahkemesinde, 1969/158 nolu dosyayla yargılanan bu kişiler, daha sonra beraat ettiler. Malatya’daki gerici ve ırkçı saldırılar, Barış Gönüllülerinin Malatya’da çalıştıkları dönemde başlamıştı. Böylece ideolojik ve inançsal ayrışım saldırıya dönüştü.