
Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfı Aydın Şubesi
Çeştepe Şeyh Bedreddin Cem Evi

Gündem
Basına ve Kamuoyuna

Tarih boyunca din ve etnisite temelli savaşlar, toplumlarda derin yaralar açmış ve büyük yıkımlara yol açmıştır. Günümüzde de bu savaşlar bölgemizde devam etmektedir.
Binlerce yıl süren bu savaşlar, özellikle Ortadoğu’da, emperyalist güçlerin petrol kaynaklarına sahip olma amacıyla yaptıkları müdahalelerle bambaşka bir boyuta taşınmış, bölgenin haritası yeniden çizilmiş ve bu süreçte Anadolu ile Ortadoğu, barış ve huzurdan uzak kalmıştır.
Uzun yıllar iktidarda kalan baskıcı ve ayrımcı yönetimlerin yanı sıra ekonomik, politik ve sosyal nedenler, 2010 yılında Tunus’ta başlayan ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika’ya yayılan Arap Baharı’nın sonucu olarak 8 Aralık’ta Cihatçı Selefi HTŞ’nin Suriye’deki Esad rejimini devirmesiyle yeni bir boyut kazanmış; Alevi, Hristiyan, Dürzi, Ermeni, Yezidi ve Kürt toplulukları, bu tehdit karşısında korku içinde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. HTŞ tarafından Alevilere yönelik gerçekleştirilen katliam, dünyanın gözleri önünde yaşanmıştır. İnsan Hakları Gözlem Evi’nin 17 Mart itibarıyla açıkladığı verilere göre, bu saldırılarda 1.500 sivil hayatını kaybetmiştir.
1967’de İsrail’in Filistin işgali ile başlayan katliamlar ve zorunlu göç devam ederken, 7 Ekim’den 19 Ocak’taki ateşkese kadar Siyonist İsrail tarafından 50.000 Müslüman katledilmiştir. Ancak bu vahşete tepki göstermeyen bazı çevrelerin, Alevi katliamlarını meşrulaştırmaya çalışması ve Alevilere yönelik “Esad artığı” gibi nefret söylemlerini yayması kabul edilemez bir alçaklıktır.
2013 yılında başlayan ve başarısızlıkla sonuçlanan çözüm süreci, Ekim 2024’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı çağrı ile yeniden gündeme gelmiştir. Türkiye’deki bu süreç ile Suriye’de yaşananları birbirinden bağımsız değerlendirmek mümkün değildir. 10 Mart’ta bir tarafta demokratik-seküler, diğer tarafta cihatçı-tekfirci bir yapının imzaladığı 8 maddelik anlaşma, Aleviler açısından endişe verici bir gelişme olarak değerlendirilmiş ve kendilerine yönelik tehditleri artırmıştır.
Tarih boyunca dışlanmış ve hak talepleri görmezden gelinmiş bir topluluk olarak Aleviler, sürecin gidişatından ve olası sonuçlarından doğrudan etkilenmektedir. Alevilere yönelik ayrımcı politikalar, nefret söylemleri ve fiili saldırılar devam etmekte, bu durum kaygıları daha da derinleştirmektedir. Soykırım tehdidinin giderek büyümesi, korku ve endişeyi artırmaktadır.
Bu coğrafyanın en kadim ve en çok acı çeken topluluklarından biri olarak biz Aleviler, sürecin şeffaf, adil ve kapsayıcı bir şekilde yürütülmesini talep ediyoruz. Barış sürecinin muhatabı, yalnızca siyasi aktörler değil, doğrudan halkın iradesidir. Dolayısıyla süreç, kapalı kapılar ardında değil, toplumun iradesini yansıtan meclis çatısı altında yürütülmelidir.
•Kürt meselesinin yalnızca hukuksal ve demokratik bir anayasa ile çözülemeyeceği gerçeğinden hareketle, barışın yalnızca çatışmasızlık değil, aynı zamanda eşit yurttaşlık temelinde toplumsal uzlaşıyı sağlaması gerekmektedir.
•Alevilerin talepleri ve görüşleri dikkate alınmalı ve eşit yurttaşlık temelinde güvence altına alınmalıdır.
•Süreci sabote eden ayrıştırıcı söylemler yerine, ortak yaşam kültürünü destekleyen bir anlayış benimsenmelidir.
•Anayasanın en temel ilkelerinden biri olan laiklik, Alevilerin inanç özgürlüğünü güvence altına alacak şekilde eksiksiz uygulanmalıdır.
Anadolu’ya geldiğinde, “Güvercinden daha mazlum bir kuş olsaydı onun donunda gelirdik; biz size mazlum olarak geldik ama siz bizi zalim olarak karşıladınız” diyen Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin izinden ayrılmadan; insanı insandan ayırmayan, birlikte yaşamı şiar edinen bir anlayışla barışın kaçınılmaz olduğunu her zaman savunduk, savunmaya devam edeceğiz.
Bugün, hem örgütlü yapımızı hem de barış mücadelesini yürütenleri terörize etmeye çalışanların, şimdi barış elçisi rolü üstlenmeye çalıştıklarını görüyoruz. Tarih boyunca bizler ezilen toplumların, doğuştan gelen temel hak ve özgürlükleri için mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Onurlu ve adil bir barışa amasız, ancaksız, fakatsız rehberlik etmeye devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni derhal göreve davet ediyor, devletin değil, toplumsal barışın savunucusu olduğumuzu yineliyoruz.
Vakfımız, tarihinden aldığı mirasla daima insanın, doğanın canlının yaşam hakkını savunmuş, bu nedenle dönem dönem katliamlara ve sürgünlere maruz kalmıştır. Ancak hiçbir zaman kimseyi dininden, dilinden, renginden ya da ırkından ötürü ayrıştırmamış, eşitlikçi ve adil bir anlayışı benimsemiştir. Alevilerin uğradığı katliamlara ve anti-demokratik uygulamalara karşı büyük demokrasi mücadeleleri vermiş ve bu mücadeleyi sürdürmeye kararlıdır.
Bu çerçevede, danışma kurulumuz bugün Ankara’da bir araya gelerek Türkiye’nin genel sorunlarını ve özelde Alevilerin karşılaştığı sorunları ele almış; vakfımızın bugüne kadar yürüttüğü mücadeleyi rehber niteliğinde Türkiye kamuoyuna sunmayı amaçlamıştır.
Ayrıca, hem barış sürecini hem de Suriye’de Alevilere yönelik süren katliamın yakından takip etmek adına daha kapsamlı bir çalışma yürütmek üzere bir komisyon kurma kararı alınmış ve İŞİD artığı HTŞ tarafından yapılan Suriye’deki Alevi katliamını durdurmak için elimizden gelen bütün her şeyi yapacağımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Düşmanımızın dahi bir insan olduğunu unutmadan, farklılıklarımızı reddetmeden, 72 millete bir nazarla bakmaya ve toplumsal barışı inşa etmeye devam edeceğimizi saygıyla kamuoyuna bildiriyoruz.
Haber Arşivi


TURNALARIN SESİ KONSERİ

EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

Basına ve Kamuoyuna – 3

Basına ve Kamuoyuna 2

Mutlu Yıllar
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Aydın Şubesi
Çeştepe Şeyh Bedreddin Cemevi
Email: info@hbvakvaydin.org.tr
Adres: Çeştepe Mah. 4309 Sok. No: 16 Aydın – TÜRKİYE
Telefon: +9 0535 000 00 00